Ekmek-Karantina-Benlik

Ekmek-Karantina-Benlik

ARALIK 2020

Karantina kelimesi yaklaşık son  1 senedir dilimize pelesenk olmakla beraber hayatımızın da bir parçası oldu.. Peki nedir bu karantina??  Evet bildiğimiz şekli; evden dışarı çıkmamak, bulunduğun yer dışında olamamak, sosyal teması kısıtlamak…

Karantina kelimesi geçmişte Avrupa’ nın Veba korkusundan ötürü ortaya çıkmış bir kelime olarak karşımıza çıkmaktadır.

Zira “quaranta”  İtalyanca’ da “kırk” ve “quarantena” da “kırklık”  yani kırk günlük süreye tekabül ediyor.

Venedikliler  1600’ lerin ortalarından itibaren şehirlerine yanaşan gemilerdeki yolculara, hastalık getirmesinler diye kırk günlük karaya çıkma yasağı uygulamışlar.

İtalya’ da da özellikle 16. Yüzyılda korkutucu hale gelen Veba’ nın önüne geçmek için hastalar  Poveglia Adası’ nda karantina altında tutluyorlardı, yani Karantina kelimesi Türkçeye İtalyanca’ daki  “quarantena”  kelimesinden geçmiştir.

Evet..  Karantina bir yerden, özellikle de dışardan gelebilecek zararı en aza indirmek veya bu ihtimali uzaklaştırmak adına uygulanan bir kısıtlama anlamında kullanılıyor..  Bu kelime bana “bireysel  ve ruhsal hayatımız adına da  karantina uygulanabilir mi acaba?” sorusunu düşündürdü..  Biz terapistler bize başvuran danışanlara hayatlarını tamamen değiştirmeye değil;  hayatlarındaki potansiyel ve önceliklerinin farkına varmalarını sağlamaya çalışırız.. Kontrol edilemez gibi zannedilen duyguların da aslında düşüncelerin çekirdeklerini bularak olumlu biçimde evrilmesi için danışana bu yolculuğunda eşlik ederiz..  Bilindiği üzere son yıllarda “koruyucu tıp”  ve “koruyucu ruh sağlığı”  kavramları daha yaygın.. çünkü artık şunda hemfikiriz ki: önlemek tedavi etmekten daha işlevsel  ve daha kolay.. Peki  koruyuculuktan kasıt nedir???  Koruyucu tıp uygulamaları hastalanmamak adına önlemler almayı içeriyor.. Sigara içmemek, sağlıklı beslenmek, akılcı ilaç kullanımı…vs.. Koruyucu ruh sağlığı uygulamaları  da az çok aşina olunan bir olgu artık.. Örneğin düzenli egzersiz, spor, hobi edinmek, sosyalleşmek, kendi potansiyelini ortaya koyabileceği gelişim alanlarına yönelmek gibi…. Bunlar yapılması gerekenler ve önerilenler… Peki yapılmaması gerekenler??? Çoğu sorunda yapılması gerekenlere odaklanır birey; oysa yapılmaması gerekenler de en az olması gerekenler kadar önemlidir.. İşte bireysel-ruhsal karantina kavramı da buraya uygun düşüp uyarlanabilir..  

Sadece bu durumlar kişisel farklılıklar gösterir..

Ancak bana göre bu ruhsal karantinanın en büyük artısı herkes için ortak olan “öz-benlikle yeniden haşir neşir olma” yani bizim ve benliğimiz arasında  artık sorun teşkil eden  durumları tamamen yok edemesek de, belli süre karantina uygulamak…

Karantina sürecinde insanların daha çok ekmek yapımına yöneldiğine hepimiz şahit olduk, bu durum farklı biçimlerde yorumlandı. Bana da bu durum öz’ e dönme ihtiyacı olarak yansıdı..  Ekmek özellikle bizim kültürde çok değerlidir v e birçok anlam taşır aslında; aile, alın teri, kutsal nimet, yuva, anne, baba, sıcaklık, samimiye.. Bu süreçte aslında  özlenen birçok şey zorunlu karantinalarda keyifli yoğurmalara  dönüştü…  

Ruhsal dünyamıza zarar verdiğini vereceğini düşündüğümüz  durumlarda karantina uygulayabilsek belki de içsel yoğrulmalarımız daha kendimiz ve daha enfes olacak.. Bunun için de konfor alanından uzaklaşmak, elini taşın altına koymak gerekir.. Nasıl ki karantinada eve giren herşey dezenfekte edilip öyle tüketildiyse, ruhsal algılarımıza da bu derecede önem göstermek; bilgi ve teknoloji ile bütünleşmiş bilgi kirliliği arasında çok daha ihtiyaç duyulan birşey…

Peki nasıl yapacağız?

Gelin bu soruyu yine sorularla yanıtlamaya çalışalım..

-Hergün 30 dk yalnız kalıyor muyum?

-Gözlük camların kadar ruhsal bakışındaki bulanıklıklara da bir el atıyor muyum?

-Başkalarını ettiğim kadar kendimi de takdir ediyor muyum?

 -Mesleki palto dışında giydiğim kaç paltom var?

-En son ne zaman şikayet ettiğim bir durum için adım attım?

-En son ne zaman dijital ortam detoksu yaptım?

……………

Bu soruları arttırmak elbette mümkün; her bireyin kendine has karantina uygulaması gereken durumlar olduğu kesin…  Tabi neyi  ne kadar süre  ruh dünyasından uzak tutması gerektiği konusunda ise elbette yine kişi en iyi kararı verecektir.. Yeter ki elinizi taşın altına koymaktan korkmayın..

1 yıl önce bize haftalarca evinizden çıkmayacaksınız dense korkunç gelir ve inanmayabilirdik, ancak bununla yüzleştiğimizde birçoğumuz bunu avantaja bile çevirmeye uğraştık.. Kolay değil evet ama belki de bazılarımızın düşündüğü kadar da korkunç olmadı..

İşte  tam da bu nedenle ruh sağlığını korumak adına uygulayacağınız karantinalardan korkmayın, deneyin derim…

Ayşe BUHURCİ

Psikolog

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.